Her korsan bir deniz kızına aşık olur sonunda
Yaşlı gemiler açık denizlerde ölmek ister
Derin suların tam ortasında
Bilinmez sebebi
Bir işçi babanın ağlayan gülüşü karşılar beni şehrin kapısında
Alın teri ile işlenmiş ve mübarek ve heybetli
Oysa dudağı silikonlu bir şehrin öpüşünden ne beklenir ki?
Ne kadar da masumsun sen severken beni öyle
Sanki kış ortası kuzeyli bir kente gün ışığı inmiş gibi
İçim ısınıyor mütemadiyen
Karlarım eriyor eriyor
Bir öğle vaktiydi kefenimi hazırlamıştım ve hatta sefertasımı ve miğferimi
Kurşungeçirmez yelek bile giymiştim
Büyük babamın muskası boynumda ve bilindik duaları okuyarak çıkmıştım yola
Tüm teçhizatım tamamdı anlayacağınız
Kendimi emanet etmiştim insanlığın yüce tanrısına
Şiir yazmaya gidiyorum dedim anneme
Babilin Asma Bahçelerine
Sormayın hiç aman sormayın
Ölü aşklar için kefenler dikiyorum Halep Çarşısında
Bunu söylemekten çok utanıyorum
Bunu söylemekten çok utanıyorum
Kapıyı bile çalmadan öylece giriyorum tanrının cehennemine
Ne tanıdık yüzler var, ne mübarek insanlar
Şaşırıyorum mu, yok yok!
Şaşırmıyorum
Arşın arşın Amerikan bezi alıyorum Rus pazarından
Aydın Kulak
(Kaynak gösterilerek ve yazar-şair adı belirtilerek telif haklarına saygı göstermek kaydıyla, kullanılmasında/alıntılanmasında bir sakınca yoktur.)